Makale

Metaverse Felsefesi 101

Birgün global çapta çok ünlü olan Fransa’da düzenlenen Laval etkinliğine katıldım. Bu teknoloji etkinliği her sene düzenlenen rakip firmalarının standlarının yan yana olduğu, ünlü firmaların katıldığı çok geniş bir oluşum. Etkinliğe bir arkadaşımla beraber katıldım. Birkaç olağanüstü teknoloji gurusunun konuşmalarını dinledikten sonra çevreyi gezmeye başladık. Meydanları gezdik. Meydanları gezerken dostlarımızı gördük. Pandemi koşullarından dolayı çok uzun zamandır görmediğimiz arkadaşlardı. Hasret giderdik iş güç sohbet etik. Birlikte fotoğraf bile çektirdik. Sonra arkadaşımla beraber etkinliğin yapıldığı yerin kumsalına gittik. Evet kumsalı da vardı. Etkinliğin yapıldığı yer bir adaydı. Ve kumsaldan düzenli aralıklarla tekne kalkıp adanın çevresinde tur atıyordu. Bir tekne 4 kişi alıyordu. İki kişi önde iki kişi önde iki kişi arkada oturuyordu. Arkadaşımla ben sıradaki tekneye bindik. Arkaya oturduk. Önümüzde iki fransız sohbet ediyordu. İngilizce laf attım ne yapıyorsunuz diye. Kadın olan “ben fransa Loreal Teknoloji geliştirme müdürüyüm” dedi. Ben de sanal gerçeklik teknolojileri geliştiriyordum. Bundan daha kuvvetli bir olasılık olamazdı. “Ben de sizi arıyordum” dedim.
 
Ben istanbul’daki evimde şort ve t-shirtümle oturuyorum. O sene gitmeye kalksak minimum 15.000 Euro harcamamız gereken dünya çapında etkinlik Metaverse’de yapılıyordu. Yönettiğim avatarın büyüsüne o kadar kapıldım ki kendi kurgusal evrenimi yapmaya karar verdim. Sabah ekip arkadaşlarımla oturup bu devasal icadı projelendirmeye başladık. Fransız direktörle çok uzun zaman e-posta gönderdik birbirimize. İşe dönmemiş olsa bile o gün bu kurgusal olasılıklı tanışıklık projemizin başlamasına vesile oldu. 
 
Metaverse’ü anlayabilmek için öncelikle sanal gerçekliği bilmek lazım. Sanal gerçeklik gerçek hayatta yapamadıklarını yapabilme özgürlüğüdür. Mesela ülkemiz şartlarında “Wingsuit Sporu” yapmak yasaktır. Fakat bir sanal gerçeklik deneyiminde bunu yaşayabilirsiniz. Aslında Sanal Gerçeklik sadece bir gözlüğe ait değildir. Oynadığımız bütün oyunlar hatta izlediğimiz film ve diziler bile birer sanal gerçekliktir. Medya olarak bir gözlüğün ya da bir ekranın kullanılması fark etmez. Sanal gerçeklikte kendimizi ait olmadığımız bir gerçekliğe ait hissedip, manipüle olmuş bilincimizle yeni tecrübeler yaşarız. Aklımız içinde olduğu gerçekliği bırakıp kendini yapay olarak hazırlanmış başka bir gerçekliğe inandırır. Bunu yaşarken de kendini içeriğe borçlu hissedip, yaşadıklarından maksimal faydalanır. Bu da aslında iki taraflı gibi gözüken ama tek taraflı olan bir Web2.0 deneyimidir. Demek istediğim siz ağa bir komut gönderiyorsunuz sonra ağ bunu başka bir bilgisayara gönderiyor. Bütün etkileşim o ağın insiyatifinde. Para ve banka ilişkisi olarak bakabilirsiniz konuya. 
 
Bugün kripto paralar girdi hayatımıza. Merkeziyetsiz bir şekilde sanal paraları satın alıp birbirimize gönderebiliyoruz. Bütün sistemler birbirine bağlı ve artık ortak bir ağa ihtiyaçları yok. Artık sadece bir şifre ile bütün mal varlığımıza sahip çıkabiliyoruz. Bu bilinç ise bize bütün ağların ortak bir ağa değil birbirlerine bağlı olarak çalıştığı web3.0ı bizimle buluşturdu. Bugün yarın değil daha gelmesine uzun yıllar var dediğimiz web3.0a hızlı bir geçiş yapmış olduk. Metaverseler de aynı şekilde web3.0 teknolojisiyle merkeziyetsiz ve birbirine bağlı olarak çalışıyor. Bu dünya tamamen sanal ve hayal ürünü. İşin eğlenceli kısmı ise herkes beraber geliştiriyor. 
 
Şu şekilde bir örneklendirme yapmak istiyorum. Geçen gün bir metaverse içinde bir konser yapıldı. Yapılan bu konserde 7 milyon dolarlık bilet satışı oldu. Bundan daha enteresanı Avatarlar bu konsere gidebilmek için 10 milyon dolarlık ürün aldılar. Bugün için enteresan ama çok kolay bir şekilde kabul ettik bu olanları. Metaverse ses mimikleri ve kendi yarattığımız silüetlerle yönetilen bir “gerçek yaşam simülasyonu”. 
 
Birden fazla birbirinden bağımsız olan meta evren var. Şimdilik hepsinin kendi ekonomisi ve halkı var. Meta evrenlerden bir arsa alıp, bu arsaya kendi evinizi yapmanız mümkün. Sonrasında ise bu arsa değerlendikçe orayı satıp kripto paraya daha sonra da günümüz parasına çevirebilirsiniz. Bu evrenleri birer şehir olarak düşünebilirsiniz. Aldığınız arsa şehre ve yollara ne kadar yakınsa o kadar değerli olacaktır. Şehrin genişlemesine göre belki çok ucuza aldığınız bir arsa kısa bir zaman içinde hayal bile edemeyeceğiniz kadar değerlenebilir. Soruyorlar peki nasıl bu eko sistemin içinde bulunabilirim diye. Ben bir içerik geliştiricisi olarak, metaverseler için faydalı içerikler tasarlamanın faydalı olacağını düşünüyorum. “content is everything” Kimisi için de gerçek hayattaki gibi arsa alıp satmak başka bir metodoloji olabilir. Belkide arsaya yapacağınız bir evi satmak bile. NFTler ise metaverseler içinde kullanılan sanal sanat eserleri alıp sattığınız başka bir kazanç sistemi. Uzun lafın kısası planlandığı gibi sosyal medyaların sonu geldi ve hepsi ortak bir sistem olan metaverselerde toplanmaya başladı bile.
Bir metaverse içinde aldığımız bir sanat eserini başka bir metaverse içinde değerlendirebileceğiz. Hepsinin ortak kripto kullanması ise beklenen gelişmeler arasında. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in Facebook’un ismini Meta olarak değiştireceğini açıklaması da süreçleri hızlandırdı. Artık evinizden çıkmadan yepyeni bir meslek sahibi olabileceksiniz. Mesela Sanal etkinlik tasarımcısı diye bir meslek şimdiden kendini duyurdu. Yada sanal reyon görevlisi.
Kulağa çok tehlikeli geldiği kaçınılmaz ama diğer yandan bakıldığında da karbon ayak izi tüketimini oldukça düşürebiliriz. Bugünlerde anlatılan küresel iklim krizine karşı güçlü bir hareket olarak da görebilirsiniz. Web2.0 içinde yapay zekalarla verdiğimiz mücadeleyi şimdi bireylere karşı vereceğiz. “Sully” diye bir film var. Pilot Tom Hanks yaptığı uçak kazasında suçlu bulunur. Simülasyonlara bakıldığında suçlu olarak görülmektedir. Ama hesaba katılmayan bir şey vardır. İnsan faktörü. Bu da göz önüne alındığında Tom Hanks’in suçsuz olduğu ortaya çıkar. Web 3.0 ve Metaversede insan faktörüyle yaşayacağız. 
 

Kerem Gençler